Education Centre

Arayabilirsin:   90 (542) 57 107 57

02.07.2011 - Gent Gezisi

Vagonda tek başımayım.
Vagonda tek başımayım.
Bisiklet bileti 9€.
Bisiklet bileti 9€.
Tuvalet çok temiz.
Tuvalet çok temiz.
Brüksel'de Use-It ofisi.
Brüksel'de Use-It ofisi.
Brüksel'de Bourse.
Brüksel'de Bourse.
Grand Place'ta bisiklet sürmek.
Grand Place'ta bisiklet sürmek.
Gent’e geldiğim iki katlı tren.
Gent’e geldiğim iki katlı tren.
Gar çıkışında yüzlerce bisiklet.
Gar çıkışında yüzlerce bisiklet.
Garın alt tarafı bisiklet park yeri.
Garın alt tarafı bisiklet park yeri.
Sanırım binlerce bisiklet var.
Sanırım binlerce bisiklet var.
Şehrin içinden geçen nehir.
Şehrin içinden geçen nehir.
Yaya, bisiklet ve arabalar için ayrı yollar var.
Yaya, bisiklet ve arabalar için ayrı yollar var.
Yaya ve bisiklet gezinti yolu
Yaya ve bisiklet gezinti yolu
Sokak festivali.
Sokak festivali.
İnsanlar güzel evlerde yaşıyor.
İnsanlar güzel evlerde yaşıyor.
Grafitilere izin verilmiş.
Grafitilere izin verilmiş.
Türk Mahallesi.
Türk Mahallesi.
Köşe başında Türk kahvesi.
Köşe başında Türk kahvesi.
Gurbetçi ile sohbet ediyoruz.
Gurbetçi ile sohbet ediyoruz.
Türk ocağı.
Türk ocağı.
Kale.
Kale.
Mest olduğum anlardan birisi.
Mest olduğum anlardan birisi.
"Avrupa'yı geziyorum" fotosu.
Dom Katedrali.
Dom Katedrali.
Katedralin içi.
Katedralin içi.
MariMain.
MariMain.
Güneşlenme saati.
Güneşlenme saati.
Roomer içtim.
Roomer içtim.
Vooruit'i gönüllüler yapmış.
Vooruit'i gönüllüler yapmış.
Şehirdeki en güzel bina.
Şehirdeki en güzel bina.
Bir gecelik oda arkadaşlarım.
Bir gecelik oda arkadaşlarım.
Kitap sipariş sayfası.

Kitaptan

Acele ederken bisiklet için aldığım tren biletini unutmuşum! Belçika’ya geçiyor olduğumdan, uluslararası seyahat sayılıyor ve bisiklet için ücret ödemem gerekiyor, ücreti 9€.

Siz hiç ekmekle elma yediniz mi? Trende giderken kahvaltımı bir buçuk dilim ekmek ve bir elma ile yapıyorum. Müthiş, çok lezzetli ve bedene enerji verdiği kahvaltıdan bir sat sonra çok net hissediliyor.

Brüksel'de Bisiklet Sürüyorum
Saat on gibi Brüksel’e ulaşıyorum Nord istasyonunda iniyorum. Use-It şehir rehberlerinin olduğu ofisi bulup bedava dağıtılan Brüksel, Brugge, Gent ve Antwerpen haritalarından alıyorum.

Brüksel’de daha önce yürüyerek dolaştığım ve bisiklet sürmeyi çok istediğim yerlerde biraz dolaştıktan sonra Midi tren istasyonundan Gent’e giden trene biniyorum. Yarım saatten daha kısa sürede Gent’e ulaşıyorum.

Gent (Fransızca), Ghent (İngilizce)
Gar’ın alt tarafında, içinde binlerce bisikletin olduğu bir bisiklet park alanı var. İstasyonun üst çıkışında başka bir bisiklet parkında yüzlerce bisiklet var.

Anlaşılan o ki insanlar evlerinden gara kadar bisikletle geliyorlar, bisikletlerini bu park yerlerine park edip işlerine gidiyorlar. Akşam dönüşte gardan eve yine bisiklet sürüyorlar.

Gar’dan çıkıp Use-It haritasındaki yürüyüş rotasına göre bisikletle dolaşıyorum. Şehir çok güzel. Her taraf yeterince yeşil, çok kalabalık yok. Bisiklet yolları çok güzel yapılmış; arabalar, bisikletler ve yayalar için ayrı yollar var. Her yerde, yeterli miktarda yol var ve trafikteki arabalar bisikletlere öncelik veriyor.

Çok güzel binalar var. Bazı binaların duvarlarında grafitiler var, gençlerin sanatlarını icra edebilecekleri izinli alanlar belirlenmiş.

Türk Mahallesi
Rotama devam ederken girdiğim bir cadde beni şaşırtıyor; tabelalar Türkçe, etrafta Türkçe konuşan insanlar var. Meğer Gent’te bir Türk mahallesi varmış.

İçinde tadilat yapılan dükkanlardan birisinin yanından geçerken “Kolay gelsin” diyorum. Dükkan sahibi “ayran ısmarlayabilirim” diyor, içeri davet ediyor, muhabbet ediyoruz.

“bu memlekette çalışmak aslında enayilik, delilik” diyor. “bu memlekette insan aç kalmaz, ‘çalışamıyorum’ desen devlet karnını doyuracak kadar maaş bağlıyor, kalacak ev veriyor”.

Avrupa’da iyi bir düzen kurulmuş olduğunu söylüyor. Ama Türk gençlerinin okumuyor olduğundan şikayetçi. Hayat kolay olduğu için okuyup kendilerini zorlamaları için bir sebep yokmuş. Birçoğu işsizlik maaşı alıyormuş.

Çok Lezzetli Döner
Yol üstünde gördüğüm bir dönerciye giriyorum. Hem et döner var hem de tavuk döner. “aylardır döner yemiyorum, Gent’te yediğim dönerin tadının ağzımda kalmasını istiyorum” diyorum ustaya. Çok güzel karışık bir döner yapıyor bana. Yürürken yiyorum döneri, çok güzel olmuş, gerçekten de tadı ağzımda kaldı, kalacak.

İhtişamlı Tarihi Binalar
Rota, kalenin yanından geçip katedrallerin olduğu şehir merkezine ilerliyor. Her biri birbirinden güzel tarihi binalar son derece ihtişamlı görünüyor.

Katedrallerin olduğu yerde Friday Markt dedikleri bir meydan var. Meydandaki banklardan birisine oturup etrafa bakınıyorum. İnsanlar kendi halinde günlük hayatlarını yaşıyorlar. Gent, huzurlu bir şehir. Lüksemburg’ta hissettiğim huzuru burada da hissediyorum, gayet yaşanılası bir yer. Aynı huzuru Brüksel’de hissedemiyorum.

Roomer İçmek
Use-It rehberine göre Gent’e her gidenin uğraması gereken yerlerden birisi MariMain. Özellikle akşama doğru merdivenlerinde oturup akşam güneşi eşliğinde Roomer içmenin mutlaka yaşanması gereken bir deneyim olduğu yazıyor rehberde.

Roomer Gent’in yerli içkilerinden birisi. Bir bira olmasına rağmen alkol oranı yüzde yirmi civarında ve viski bardağında buzlu servis ediliyor.

Vooruit Binası
Buradan sonra mutlaka Vooruit binasını görmemi öneriyor Simon. Anlattığına göre bu binayı sosyalistler gönüllü çalışarak yapmışlar. Binanın inşaatında çalışanların hiç birisi yaptıkları işin karşılığında para almamışlar.

Use-It rehberinde de bu binanın adı geçiyor. Bir inanışa göre Avrupa’daki en güzel binalardan birisi. Gönüllü çalışma ile yapıldığı için bir ruhu var.

Treni Kaçırdım
Lüksemburg'a giden son treni kaçırdım. Hostellerde yer yok. Şehir dışındaki hotelde yer buluyorum. Hiç tanımadığım iki Meksikalı gezginle aynı odada kalıyorum :)

...Odada bir tane iki kişilik yatak var bir de tek kişilik ranza. Odaya girdiğimiz zaman Meksikalılara “umarım birbirinizi seviyorsunuzdur” diyorum :) Onlar alttaki çift kişilik yatakta yatacak, ben üstteki tek ranzada....

Devamını okumak isteyenler, kitabı satın alabilirler.

Kitap sipariş sayfası.